top of page

Psikoterapi nedir?

 

 

Ruhsal rahatsızlığı olan bir kişi ile yapılan danışma konuşmasında ne zaman psikoterapi sözü edilse, bu söz hem umut hem de endişe yaratır. Bir çok insan için, en sonunda ruhsal sorunlarıyla ilgilenen bir kişinin olması, artık her şeyi anlayan, her şeyi bilen uzman bir kişinin devamlı hazır bulunması, bir umut verir. Ayrıca ruhsal sorunların elbette ki ruhsal tedavi, yani bir psikoterapi gerektirmesi de çok mantıklı gelir. 
Ancak, psikoterapi endişede uyandırır: İçim dışıma çevrilecek, en özel konulardan söz edilecektir. Kendimi bir psikoterapistin eline teslim ediyorum. Beni yönetme, kontrol etme tehlikesi oluşmaz mı? Psikoterapist ona göstereceğim güvene layık mı acaba? Bu kişi benim için bir partner mi, belki de ailemle ittifak kurmuştur, acaba bana karşı mı benden yana mı? Tüm bu sorular psikoterapi almak isteyen veya almak zorunda olan insanları endişelendirir.
Aslında psikoterapi tedavisinin gerçek gücü daha akılcıdır: Psikoterapistler her şeyi bilemezler, ayrıca herkes için her sorunu çözebilecek durumda da değildirler. Pratikte tüm psikoterapi işlemleri hastanın belirli bir katkısını gerektirir. Hasta tedaviye hazır olmalı ve onu kabullenmelidir. Sonuçta, ne kadar ileri gidip kendisini ne kadar açığa vuracağını belirleyecek olan yine hastanın kendisidir. Bu nedenle, insanın kendisini tamamen başkalarına teslim ediyor olacağı gibi bir endişe yersizdir.

Psikoterapiler, insanın kendi kişiliğini konuşma konusu yapmayı ve davranışlarını değiştirmeyi gönüllü olarak kabullenmesini gerektirir. Psikoterapiler daima ilgili kişinin rızasına karşı değil, rızası doğrultusunda sürdürülür. Bu açıdan, psikoterapi uzmanı başlangıçta hemen hemen her zaman hasta ile terapi hedefleri, onun kendisini değiştirme arzusu, (çetin) psikoterapik sürece yeterli bir sabırla ve kendi rızasıyla katılım konularında konuşma yapar. 

Psikoterapi bugünden yarına etki etmez. Bu yüzden haftada en az bir kere 50 dakikalık seanslardan oluşan birkaç aylık tedavi görmeye hazır olmalısınız. Hastalığa ve hastalığın ağırlık derecesine göre psikoterapinin süresi değişebilir. Birinci aşamada amaç, hastalığınızı daha iyi anlayıp tedavide neler olacağını tasavvur edebilmeniz ve psikoterapistinizle bir güven ilşkisi kurmanızdır. Psikoterapistiniz sizinle birlikte en acil sorunlarınıza ve şikayetlerinize çözümler arar.

Terapinin en kapsamlı kısmını oluşturan ikinci ve orta aşamasındaki amaç, somut sorunlarınızla ilgilenip onlarla baş etmenin yeni yöntemlerini bulmaktır. Alışık olmadığınız davranış şekilleri dener ve yeni deneyimlerde bulunursunuz. Sorunlarınızı daha iyi anlar ve kendi "tipik davranış kalıplarınızı" tanımayı öğrenirsiniz. Belki de yaşamış olduğunuz kayıplara ve değişimlere üzülüyorsunuzdur ve bastırılmış duygularınızı serbest bırakmayı, onları ifade etmeyi ve onlara yön vermeyi başarabilirsiniz. Psikoterapinin odağı ve içeriği, kişiye göre çok farklı olacaktır; yaşamış olduklarınıza, bugüne kadar geliştirmiş olduğunuz çözüm stratejilerine, becerilerinize ve size uyan yaklaşım tarzına göre değişecektir.

Psikolojik hastalıkları tedavi etmek mümkündür. Psikolojik hastalıkların çoğu, uzun zaman içerisinde oluşmuştur ve tedavileri de aylarca bazen yıllarca sürebilir. Fakat aşırı korkulardan kurtulmak, sürekli sıkıntı veren düşüncelerle meşgul olmamak veya bağımlılıklardan kurtulmak mümkündür. İnsanlararası çatışmalarda veya alışılagelmiş düşünce ve davranış kalıplarında değişiklikler sağlamak kolay değildir. İnsanları anlamakta ve onların psikolojik sorunlarına yardımcı olmakta psikoterapistler deneyim sahibidirler. Psikoterapistiniz size, gelecekte sıkıntılı durumları daha iyi kavrayıp bu durumlarla kendi kendinize başetme yolları da gösterecektir.

 

 

 

Kaynak: Bundes Psychotherapeuten Kammer, Psychotherapie information

 

 
bottom of page